Back to top

Cumartesi Anneleri/İnsanları ikinci duruşma için hakim karşısındaydı

Durum: 
Saldırı
Vaka Hakkında

Cumartesi İnsanları/Anneleri ve onlara destek veren insan hakları savunucuları ve aktivistlere karşı açılan, 46 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması 12 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Dava, 25 Ağustos 2018 tarihinde, polisin Cumartesi Anneleri/İnsanlarının 700. hafta buluşmasına katılanlara saldırması ve 46 kişi ve bir çocuğu gözaltına almasının ardından açılmıştı. İnsan hakları savunucuları “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten yargılanıyorlar.

18 Kasım 2020 tarihinde, İstanbul 21i Asliye Ceza Mahkemesi, 25 Ağustos 2018 günü Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700. hafta buluşması için Galatasaray Meydanında toplananlara polisin şiddet kullanarak müdahale etmesinin ardından gözaltına aldığı 46 kişi hakkında dava açtı.

25 Ağustos 2018 Cumartesi günü, kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen sivil toplum oluşumunun öncülüğünde gerçekleşen barışçıl eylem, polis tarafından güç kullanılarak dağıtıldı ve içinde kayıp yakınlarının da bulunduğu 47 kişi gözaltına alındı. Protestocular aynı gün akşam saatlerinde serbest bırakılırken orantısız güç kullanan polis memurları hakkında henüz hiçbir işlem başlatılmadı.

About Cumartesi Anneleri/İnsanları

Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları ve hak savunucularından oluşan ve 1990’lı yıllarda gözaltında kaybedilen kişilerin bulunması için 1995 yılından beri her Cumartesi Galatasaray Meydanında toplanarak adalet talep eden bir sivil toplum oluşumudur. İnsan hak savunucuları ve kayıp yakınları ilk kez 27 Mayıs 1995 tarihinde "Gözaltındaki kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular bulunsun ve yargılansın" talebiyle Galatasaray’da oturma eylemi düzenlediler.

23 Temmuz 2021
Cumartesi Anneleri/İnsanları ikinci duruşma için hakim karşısındaydı

Cumartesi İnsanları/Anneleri ve onlara destek veren insan hakları savunucuları ve aktivistlere karşı açılan, 46 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması 12 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Dava, 25 Ağustos 2018 tarihinde, polisin Cumartesi Anneleri/İnsanlarının 700. hafta buluşmasına katılanlara saldırması ve 46 kişi ve bir çocuğu gözaltına almasının ardından açılmıştı. İnsan hakları savunucuları “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten yargılanıyorlar.

Mahkeme insan hakları savunucularının beyanlarını dinlemeye başlamadan önce İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı, avukat Öztürk Türkdoğan söz alarak tüm yargılananlar için derhal beraat talebinde bulundu. Mahkemeye Cumartesi Anneleri/İnsanlarının bugüne kadar hiçbir sorun çıkmadan, darbe girişiminden bir gün sonra ve iki yıl süren OHAL döneminde bile eylemlerini gerçekleştirdiğini hatırlatan Türkdoğan “Bu kadar meşru bir oturma eyleminin yasaklanmasının meşru olmadığı kanaatinde” olduğunu söyledi. Hakim derhal beraat talebini reddetti. Mahkeme ayrıca İstanbul Barosunun davayı gözlemci olarak izleme talebini de reddetti

Duruşma insan hakları savunucularının beyanlarının alınmasıyla devam etti. İnsan Hakları Derneği üyesi ve 1996 yılında zorla gözaltına alınarak kayıp edilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, mahkemeye Cumartesi Anneleri/İnsanlarının 700. hafta oturumu için hazırlık yapmak üzere erken saatte Galatasaray Meydanına geldiklerinde polisin kendilerine nasıl saldırdığını anlattı. Besna Tosun beyanında şöyle dedi: “Basın açıklamamız saat 12.00’de olmasına rağmen bizler henüz saat 10.30’da darp edilerek gözaltına alınmıştık. Saatlerce ters kelepçeyle gözaltı otobüsünde bekletildik… Meydana gelmemizden çok kısa süre sonra polis ekipleri eylemin İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklandığını ve hemen meydanı terk etmemiz gerektiğini söyledi. Bizler daha ne olduğunu anlamadan polis müdahalesi başladı. Yanımızda yaşlı, kronik rahatsızlığı olan annelerimiz olduğunu söylememize rağmen onları alandan uzaklaştırmamıza izin vermeden bizi gözaltına aldılar.” Besna Tosun kelepçeli halde tutuldukları gözaltı aracındayken polislerin yaşlı anneleri de kollarından tutup sürükleyerek araçların önüne kadar getirip, yine aynı şekilde sürükleyerek uzaklaştırdıklarına tanık olduklarını belirtti. Aldıkları darp raporlarına ve olay anı görüntülerine rağmen savcılığa yaptıkları suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığını hatırlatan insan hakları savunucusu “Bugün ise burada hakları ihlal edilen ve polis şiddetine maruz kalan bizler yargılanıyoruz” dedi.

Besna Tosun beyanını, Galatasaray Meydanının Cumartesi Anneleri/İnsanları için neden önemli olduğunu vurgulayan şu sözlerle tamamladı: “151 haftadır polis bariyerleriyle kapatılan Galatasaray Meydanı, 26 yıllık umudumun ve direncimin tanığıdır ve gözlerimin önünde gözaltına alınarak kaybedilen babam Fehmi Tosun ile kurduğum tek bağdır. Babamla buluştuğum tek mekandır. ‘Galatasaray Meydanından vazgeçin’ demek, kaybedilen sevdiklerinizden vazgeçin demektir, ben vazgeçmiyorum!”

Bir başka insan hakları savunucusunun beyanı sırasında hakim bir fotoğraf göstererek yorum yapmasını isteyince avukatı fotoğrafların usule aykırı çekildiğini ve delil olarak kullanılamayacağını belirterek itiraz etti. Hakimin itirazı reddetmesi üzerine, insan hakları savunucusu hakime hitaben, annelerin yerlerde sürüklendiğini gösteren fotoğrafları neden gösterdiğini sordu. Salonda bulunan izleyicilerin de benzer şekilde itirazlarını dile getirmesi ve protesto etmesinin üzerine hakim salona güvenliği çağırdı. Salonda bulunan bir milletvekilinin hakimi yetkilerini aşmakla suçlamasıyla hakim salonu terk etti ve duruşmaya ara verildi.  Hakim, milletvekilin duruşma salonuna girmesini yasakladı ve karar bir tutanakla kendisine tebliğ edildi..

Oturum yeniden başladığında yargılanan bazı insan hakları savunucuları durumu protesto ederek salona girmedi. Avukatlar hakimden davadan çekilmesini talep ettiler. Hakimin bu taleplerini reddetmesi üzerine reddi hakim talebinde bulundularsa da bu talepleri de hakim tarafından reddedildi ve avukatlara itiraz yolunun açık olduğu belirtildi. Kararı protesto etmek amacıyla avukatların salonu terk etmesi üzerine, hakim  duruşmayı sonlandırdı. Bir sonraki duruşma 24 Kasım 2021 tarihinde görülecek.

Front Line Defenders, hakimin savunma hakkını kısıtlar nitelikteki ve mahkemenin tarafsız ve bağımsızlığı hakkında soru işaretlerine yol açan keyfi tutumu nedeniyle davanın adil yargılama standartlarına uygun yürütülememesinden derin endişe duymakta ve yargılanan 46 insan hakları savunucusu için derhal beraat kararı verilmesi gerektiğine inanmaktadır. Front Line Defenders Türkiye yetkili makamlarına, Cumartesi Anneleri/İnsanlarının, kayıp yakınları için ciddi bir sembolik öneme sahip olan ve 699 hafta boyunca bir araya geldikleri Galatasaray Meydanında yeniden barışçıl toplanma haklarını kullanmalarını sağlamaları için çağrıda bulunmaktadır.

 

30 Kasım 2020
Türkiye: Cumartesi Anneleri/İnsanları ve destekçilerine barışçıl toplantı sebebiyle dava açıldı

18 Kasım 2020 tarihinde, İstanbul 21i Asliye Ceza Mahkemesi, 25 Ağustos 2018 günü Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700. hafta buluşması için Galatasaray Meydanında toplananlara polisin şiddet kullanarak müdahale etmesinin ardından gözaltına aldığı 46 kişi hakkında dava açtı. 46 kişi “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşe silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliklerinden dağılmayarak” 2911 Nolu Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna muhalefetle suçlanıyorlar (Madde 32). Haklarında dava açılanlar arasında kayıp yakınları ile Cumartesi Anneleri/İnsanları’yla dayanışmak amacıyla gelen sendikacılar, gazeteciler ve öğrenciler ve insan hakları savunucuları da bulunuyor. Davanın ilk duruşması 25 Mart 2021 tarihinde görülecek.

Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları ve hak savunucularından oluşan ve 1990’lı yıllarda gözaltında kaybedilen kişilerin bulunması için 1995 yılından beri her Cumartesi Galatasaray Meydanında toplanarak adalet talep eden bir sivil toplum oluşumudur. İnsan hak savunucuları ve kayıp yakınları ilk kez 27 Mayıs 1995 tarihinde "Gözaltındaki kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular bulunsun ve yargılansın" talebiyle Galatasaray’da oturma eylemi düzenlediler. 13 Mart 1999’a kadar her Cumartesi sürdürdükleri eylemlerine, artan polis baskısı ve gözaltılar sebebiyle ara verdiler. On yıl sonra, 31 Ocak 2009’da tekrar Galatasaray’da toplanmaya başlayan Cumartesi Anneleri/İnsanları 25 Ağustos 2018’e kadar herhangi bir engelleme olmadan oturma eylemi ve basın açıklaması yapmayı sürdürdüler.

İddianamede Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğünün Beyoğlu Kaymakamlığına, “yapılacak toplantıyla ilgili kolluk kuvvetlerine herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, dolayısıyla yasaklanması” talebiyle sunduğu ve Kaymakamlık tarafından onaylanan Olur belgesine atıf yapılıyor. İddianamede ayrıca, 25 Ağustos 2018’de topluluğa zorla müdahale edip 47 göstericiyi şiddet kullanarak gözaltına alan polis tarafından hazırlanan olay tutanağından da alıntılar yer alıyor. 7 sayfalık iddianamenin ilk beş sayfasında ise haklarında suçlama bulunan 46 kişinin kimlik bilgileri ile birlikte alanda görevli sekiz çevik kuvvet polisi de müşteki olarak listeleniyor.

25 Ağustos 2018 günü, Cumartesi Anneleri ve eyleme destek verenlerden oluşan grup 700. buluşmaları için her hafta olduğu gibi Galatasaray Meydanında toplanmak üzere harekete geçti. Ne var ki grup, kaymakamlık tarafından eyleme izin verilmediği gerekçesiyle polis tarafından durduruldu. Grubun dağılmaması üzerine polis, kalabalığı zorla dağıtmak için biber gazı, tazyikli su ve plastik mermiyle müdahalede bulundu. Video görüntüleri ve görgü tanıklarının ifadelerine göre aralarında kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, sendikacılar, gazeteciler ve milletvekillerinin de bulunduğu göstericiler polis tarafından darp edildi ve yerlerde sürüklendi.

Polisin aşırı güç kullanması sonucunda bazı göstericiler yaralandı ve gözaltına alınan 47 kişi plastik kelepçeyle kolları arkadan bağlanarak gözaltına alındılar.

Gözaltına alınanlar, yaklaşık yedi saat boyunca elleri kelepçeli bir şekilde polis otobüslerinde bekletildi, daha sonra sağlık kontrolünden geçirilerek ifadeleri alınmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürüldüler. Tamamı gece saatlerinde serbest bırakıldı. Toplanmaya katılmak üzere alanda bulunan insan hakları savunucuları dahil 46 kişi hakkında barışçıl gösteri haklarını kullanmak istemeleri sebebiyle dava açılmasına rağmen göstericilere aşırı güç kullanan polisler hakkında bugüne dek herhangi bir işlem yapılmadı.

Front Line Defenders toplanma sırasında gözaltına alınan 46 kişi hakkında açılan davanın siyasi saiklerle açıldığına inanmakta ve barışçıl bir biçimde toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın kriminalize edilme gayretlerinden derin endişe duymaktadır. Ayrıca, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünün, Türk hukuku ve başta Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere, birçok uluslararası belge tarafından güvence altına alındığını hatırlatır.

Front Line Defenders, Türkiye’deki yetkililerini, Cumartesi Anneleri/İnsanları’na ve onlara destek vermeye gelen göstericilere yöneltilen tüm suçlamaların düşürülmesini sağlamaya ve toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünü güvence altına almaya davet etmektedir. İlaveten, 25 Ağustos 2018 günü Galatasaray Meydanı’nda polisin aşırı güç kullandığı iddialarına ilişkin kapsamlı ve tarafsız soruşturma yapılarak, sorumlu polislerin uluslararası standartlara uygun olarak yargılanmalarını sağlamaya teşvik etmektedir.

30 Kasım 2020
Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri her hafta toplanan Cumartesi Anneleri’nin barışçıl protesto hakkı güvence altına alınmalıdır

Cumartesi İnsanları/Anneleri ve onlara destek veren insan hakları savunucuları ve aktivistlere karşı açılan, 46 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması 12 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. 25 Ağustos 2018 Cumartesi günü, kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen sivil toplum oluşumunun öncülüğünde gerçekleşen barışçıl eylem, polis tarafından güç kullanılarak dağıtıldı ve içinde kayıp yakınlarının da bulunduğu 47 kişi gözaltına alındı. Protestocular aynı gün akşam saatlerinde serbest bırakılırken orantısız güç kullanan polis memurları hakkında henüz hiçbir işlem başlatılmadı.

Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları ve hak savunucularından oluşan ve gözaltında kaybedilen kişilerin bulunması için 1995 yılından beri her Cumartesi Galatasaray Meydanı’nda toplanarak adalet talep eden bir sivil toplum oluşumudur. Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemleri, Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te gözaltına alınması ve 58 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunmasıyla başlamıştı. İlk kez 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü saat 12.00'de "Gözaltındaki kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular bulunsun ve yargılansın" talebiyle Galatasaray'da oturma eylemi düzenleyen Cumartesi Anneleri, 1995-1999 yıllarında her Cumartesi aynı taleple toplandı. Gözaltı ve polis baskılarının artmasıyla eylemlere 13 Mart 1999’da ara verildi. 10 yıl aradan sonra 31 Ocak 2009’da tekrar düzenli olarak toplanmaya başlayan Cumartesi Anneleri, 25 Ağustos’ta 700. hafta buluşmasını gerçekleştirmek üzere her zamanki toplanma mekanı olan Galatasaray Meydanı’nda buluşma çağrısı yaptı. Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’ne göre, 12 Eylül 1982’den beri Türkiye’de en az 1352 kişi zorla kaybedildi. Dosyasına ulaşılabilen 344 kişiden yalnızca 2 kişiyle ilgili açılan 2 davada mahkûmiyet kararı verildi. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye hakkında pekçok defa mahkumiyet kararı verdi.

25 Ağustos 2018 günü, 90’lı yıllarda kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve sorumluların yargılanması talebiyle, Cumartesi Anneleri ve eyleme destek veren hak savunucularından oluşan grup 700. buluşmaları için her hafta olduğu gibi Galatasaray Meydanı’nda toplanmak üzere hareket geçti. Grup, valilik tarafından eyleme izin verilmediği gerekçesiyle polis tarafından durduruldu. Grubun dağılmaması üzerine polis, kalabalığı zorla dağıtmak için biber gazı, tazyikli su ve plastik mermiyle müdahelede bulundu. Aralarında kayıp yakınlarının ve milletvekillerinin de bulunduğu birçok kişi polis tarafından darp edildi ve yerlerde sürüklendi. Polis memurlarının darbeleri nedeniyle bazı kişilerin vücutlarında derin yaralar ve kesikler oluştuğu belirtildi. Müdahelenin ardından 47 kişi plastik kelepçe ile kolları arkadan bağlanarak gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, yaklaşık yedi saat boyunca elleri kelepçeli bir şekilde polis otobüslerinde bekletildi, daha sonra sağlık kontrolünden geçirilerek ifadeleri alınmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Gözaltına alınanların tümü aynı gün saat 20.20 itibariyle serbest bırakıldı. 'Toplantı ve Gösteri Yürüyuşleri Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle protestoya katılanlar hakkında cezai soruşturma başlatılırken orantısız güç kullanan polis memurları hakkında henüz hiçbir işlem yapılmadı.

Olayın ardından 27 Ağustos Pazartesi günü yaptığı açıklamada İç İşleri Bakanı, Cumartesi Anneleri hakkında "Doğrudan doğruya terör örgütünün sözcülüğünü yapıyorlar (…) Annelik kavramı üzerinden bir mağduriyet oluşturup, hem teröre bir mağduriyet maskesi giydirmeye çalışıyorlar, hem de toplumu ayrıştırmaya çalışıyorlar." ifadelerini kullandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise “Bu [müdahele], annelere karşı bur tutum değildir. Oradaki terör gruplarının burayı bir eylem alanına dönüştürmesine karşıdır.” açıklamasında bulundu.

Front Line Defenders, Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eyleminin yasaklanmasından ve Cumartesi Anneleri’ne destek amacıyla Galatasaray Meydanı’nda toplanan barışçıl protestocuların polis tarafından hedef alınmasından büyük üzüntü duymaktadır. Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü, Türk hukuku ve başta Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası belge tarafından güvence altına alınmıştır. Front Line Defenders, Türkiye’deki yetkilileri, Cumartesi Anneleri’nin ve beraberindeki hak savunucularının toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünü güvence altına almaya ve polisin orantısız güç kullanımına yönelik iddiaları etkili bir şekilde soruşturmaya davet etmektedir.