Back to top

Nurcan Baysal’a COVID-19 ve cezaevi koşulları ile ilgili sosyal medya paylaşımları sebebiyle soruşturma

Durum: 
Soruşturma
Vaka Hakkında

30 Mart 2020 tarihinde Nurcan Baysal COVID-19 salgınına karşı bölgede alınan tedbirler hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımları sebebiyle Diyarbakır emniyetinde ifade verdi. Soruşturmanın kapanmaması halinde “halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla hakkında dava açılabilir.

Nurcan Baysal Hakkında

Nurcan BaysalNurcan Baysal Diyarbakır’da yaşayan Kürt bir gazeteci ve insan hakları savunucusu. 2015-2016 tarihlerinde Güneydoğu’daki askeri operasyonlar sırasında, aylarca köyleri ziyaret ederek operasyon sırasında işlenen insan hakları ihlallerini belgeledi. Hala farklı dergi ve gazetelerde Kürt meselesi, insan hakları ve yoksulluk konularında yazıyor. Nurcan Baysal, gazeteci kimliğinin yanında aynı zamanda Diyarbakır’da zorunlu göç, yoksulluk, kalkınma, kadınlar ve Kürt sorunu konusunda çalışan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının kuruluşunda ve çalışmalarında yer aldı ve geçtiğimiz yıllarda İŞİD’den kaçan Yezidi kadınlara yardım etmek amacıyla açılan kampların kuruluşunda yer aldı. Nurcan Baysal ayrıca 2018 yılında Front Line Defenders Risk Altındaki İnsan Hakları Savunucuları Küresel Ödülü’nü kazandı.

22 Nisan 2020
Nurcan Baysal’a yönelik yargısal taciz yeni bir soruşturmayla devam ediyor

20 Nisan 2020 sabahı Nurcan Baysal Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nden aldığı bir telefonla aynı gün öğleden sonra, hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında ifade vermek üzere şubeye davet edildi. Bu talep, Nurcan’ın hükümetin Covid 19 pandemisine yönelik tedbirlerini eleştiren tweetleri sebebiyle ifade vermesinin üzerinden henüz üç hafta bile geçmeden gerçekleşti.

Öğleden sonra avukatı ile birlikte Emniyet Müdürlüğü’ne giden Nurcan Baysal yeni soruşturmanın biri Şubat 2018, diğeri Ekim 2019 tarihli iki tweeti sebebiyle açıldığını öğrendi. Soruşturmaya konu olan 2018 tarihli Twitter profilindeki sabit twiti şöyle: “#Sur da yıkık evimizi toparlamaya başladık. Hadi silkelenin, karamsarlığı ve umutsuzluğu üstünüzden atın! Mapustakilere 1 kart yollayın, arkada bıraktıkları aileleri ile dayanışın. Sur, Cizre, Şırnak… evi yıkılanların yanında olun! Gökyüzüne bakın, yıldızlar hala orada #Amed”

Diğer twiti ise, Türiye’nin Suriye’de başlattığı Barış Pınarı askeri operasyonu döneminde Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı bir paylaşıma cevaben yazdığı “Yüzlerce belki binlerce insanın ölümünde payınız olacak Allah sizleri affetmesin!”idi.

Bu iki sosyal medya paylaşımı sebebiyle başlatılan soruşturmada da, 20 gün önce ifade verdiği soruşturmayla aynı sebepten, Türk Ceza Kanunu’nun 216 sayılı kanun maddesine muhalefetten açılmıştı: “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama”

Nurcan Baysal ifadesinde, twitlerinin kin ve düşmanlığa değil umut ve dayanışmaya çağrı olduğunu ve yaşam hakkını savunduğunu söyleyerek tepki gösterdi. Yaptığının ifade özgürlüğünü kullanmaktan ibaret olduğunu ve bu özgürlüğün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasıyla ve uluslararası insan hakları belgeleriyle güvenceye alındığını hatırlattı ve kendisine karşı yürütülen durumun bir yargısal taciz olduğunu vurguladı.

1 Nisan 2020
Nurcan Baysal’a COVID-19 ve cezaevi koşulları ile ilgili sosyal medya paylaşımları sebebiyle soruşturma

30 Mart 2020 tarihinde Nurcan Baysal COVID-19 salgınına karşı bölgede alınan tedbirler hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımları sebebiyle Diyarbakır emniyetinde ifade verdi. Soruşturmanın kapanmaması halinde “halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla hakkında dava açılabilir.

Acil Çağrı metni (PDF)

30 Mart 2020 tarihinde Nurcan Baysal COVID-19 salgınına karşı bölgede alınan tedbirler hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımları sebebiyle Diyarbakır emniyetinde ifade verdi. Soruşturmanın kapanmaması halinde “halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla hakkında dava açılabilir.

Nurcan Baysal Diyarbakır’da yaşayan Kürt bir gazeteci ve insan hakları savunucusu. 2015-2016 tarihlerinde Güneydoğu’daki askeri operasyonlar sırasında, aylarca köyleri ziyaret ederek operasyon sırasında işlenen insan hakları ihlallerini belgeledi. Hala farklı dergi ve gazetelerde Kürt meselesi, insan hakları ve yoksulluk konularında yazıyor. Nurcan Baysal, gazeteci kimliğinin yanında aynı zamanda Diyarbakır’da zorunlu göç, yoksulluk, kalkınma, kadınlar ve Kürt sorunu konusunda çalışan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının kuruluşunda ve çalışmalarında yer aldı ve geçtiğimiz yıllarda İŞİD’den kaçan Yezidi kadınlara yardım etmek amacıyla açılan kampların kuruluşunda yer aldı. Nurcan Baysal ayrıca 2018 yılında Front Line Defenders Risk Altındaki İnsan Hakları Savunucuları Küresel Ödülü’nü kazandı.

Nurcan Baysal 30 Mart 2020 tarihinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nden aranarak hakkında yürütülen yeni bir soruşturma kapsamında ifadeye çağrıldı. COVID-19 bağlamındaki tedbir tavsiyelerine uyarak kendini eve kapattığını ve tedbirler kaldırıldığında ifadeye gitmeyi teklif etmesine rağmen durumun acil olduğu söylenerek hemen gelmesi istendi. Polis, hakkında yakalama kararı olduğunu ama salgından kaynaklı sağlık tedbirleri sebebiyle uygulanmadığını belirtti.

Bunun üzerine, kadın insan hakları savunucusu avukatıyla birlikte ifade vermek üzere emniyete gitti. Sorgusu sırasında, çoğunluğu hükümetin COVİD-19 kapsamında aldığı tedbirler ve bu Diyarbakır’da ve diğer Kürt illerinde bu tedbirlerin nasıl uygulandığına dair eleştirel sosyal medya paylaşımları soruldu. Ayrıca, başta “Diyarbakır’dan koronavirüs halleri…” olmak üzere iki yazısı hakkında da sorgulandı. Polisin hazırladığı şüpheli ifade tutanağına göre, Nurcan Baysal attığı

twitlerlerle “halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” fiilini işlemişti. Resmi olarak gözaltında olmasına rağmen, pandemi tedbirleri sebebiyle eve gitmesi ve ertesi gün savcılığa sevk edilmek üzere yeniden karakola gelmesi söylenerek serbest bırakıldı.

Ertesi gün, 31 Mart sabahı Nurcan Baysal istendiği gibi avukatları ile birlikte Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne gitti. Burada polisler tarafından önce hastaneye, ardından Savcılığa sevk edildi. Savcılık ifadesinde de kendisine sosyal medya paylaşımları, özellikle de cezaevlerindeki sağlık koşullarının yetersiz olması sebebiyle tüm mahpusların tahliye edilmesi çağrısı yaptığı

paylaşımlarla ilgili ifade vermesi istendi. İfadesinin tamamlanmasıyla savcı tarafından, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” iddiasıyla, seyahat yasağı şeklinde adli kontrol talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.

Nurcan Baysal Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği’nde yaptığı savunmasında bir gazeteci ve hak savunucusu olarak halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme yükümlülüğü olduğunu ve yaptığı paylaşımların bu amacı taşıdığını vurguladı. Talep edilen seyahat yasağının mesleğini ve çalışmalarını olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle uygulanmamasını talep etti. Adli kontrol talebinin reddine hükmedilerek Nurcan Baysal serbest bırakıldı ama soruşturma devam ediyor. Kovuşturmaya karar verilmesi halinde, insan hakları savunucusu “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla yargılanabilir.

Front Line Defenders Nurcan Baysal’a ısrarla uygulanagelen yargısal taciz ve sindirme girişimlerinden derin endişe duymaktadır ve insan hakları savunucusuna yöneltilen suçlamanın yalnızca meşru ve barışçıl bir şekilde yürüttüğü insan hakları çalışmalarıyla bağlantılı olduğuna inanmaktadır.