Back to top

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin insan hakları savunucusu Taner Kılıç'ı tutuklu yargılanmasının hukuka aykırı ve keyfi olduğuna hükmetti

Durum: 
Mahkümiyet
Vaka hakkında

23 Mart 2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi, kadın insan hakları savunucusu Özlem Dalkıran'ın Temmuz-Ekim 2017 tarihleri arasında tutuklanmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti ve Anayasa’nın 19. Maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, kadın insan hakları savunucusuna manevi tazminat olarak 40.000 TL (yaklaşık 4.300 Euro) tazminat ödenmesine karar verdi Özlem Dalkiran şu anda kamuoyunda Büyükada davası veya İstanbul 10 olarak bilinen davada yargılanıyor.

26 Kasım 2020 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi Büyükada Davası ve #İstanbul10 olarak bilinen davada verilen kararı oy birliğiyle onadı. İnsan hakları savunucuları Günal Kurşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran and Taner Kılıç haklarında verilen cezalara itiraz etmişti.

3 Temmuz 2020 günü, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi 25 Ekim 2017 tarihinden bu yana devam eden ve "Büyükada davası" olan bilinen davada kararını açıkladı. Mahkeme Taner Kılıç'a "silahlı terör örgütüne üye" olmaktan 6 yıl 3 ay, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran'a ise "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım" etmekten 1 yıl 13 ay (sic) hapis cezası verdi.

15 Ağustos 2018'de, Taner Kılıç, rutin dava incelemesinin ardından İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile serbest bırakıldı.  Kendisi 14 aydan fazla bir süre boyunca tutuklu kalmıştı.

22 Kasım 2017 günü, Istanbul 10 olarak bilinen insan hakları savunucuları ile birlikte Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın ikinci duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, 25 Ekim 2017 tarihinde serbest bırakılan insan hakları savunucuları Özlem Dalkıran, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli’ye getirilen yurtdışı çıkış yasağını kaldırırken Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devam etmesine karar vermişti. 

Hakkında

Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli ve Özlem Dalkıran, Avrupa’nın her yerinde barış, demokrasi ve sivil toplumu destekleyen Helsinki Yurttaşlar Derneği adına çalışmalar yürütmekteler. İdil Eser, Af Örgütü Türkiye’nin direktörü. Veli Acu ve Günal Kurşun, ülkedeki insan hakları ihlallerini izleyen İnsan Hakları Gündemi Derneği yönetim kurulunda yer alıyorlar. İlknur Üstün, cinsiyet eşitliği ve kamu hayatına kadın katılımını destekleyen Kadın Koalisyonu üyesi. Nejat Taştan, eşitliği savunan ve bağımsız seçim izleme gerçekleştiren Eşit Haklar İçin izleme Derneği’nin koordinatörü. Ali Gharawi ve Peter Steudtner ise insan hakları savunucuları ve kalkınma örgütlerini destekleyen Hollanda Kalkınma Örgütü HIVOS ile ortak çalışan danışmanlar.

2 Temmuz 2022
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin insan hakları savunucusu Taner Kılıç'ı tutuklu yargılanmasının hukuka aykırı ve keyfi olduğuna hükmetti

31 Mayıs 2022 tarihinde, Strasbourg'da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'nin insan hakları savunucusu Taner Kılıç'ı tutuklu yargılamasının hukuka aykırı ve keyfi olduğuna hükmetti. AİHM, Türkiye'nin Taner Kılıç'ın özgürlük ve güvenlik hakkını (Madde 5.1, 5.3 ve 5.5) ve ifade özgürlüğünü (Madde 10) ihlal ettiğine karar verdi. Mahkeme, insan hakları savunucusunun müteakip mahkûmiyetinin doğrudan insan hakları savunucusu olarak faaliyetiyle bağlantılı olduğuna karar verdi. Ayrıca AİHM, Taner Kılıç'ın suç işlediğine dair 'makul bir şüphe' olmamasına rağmen ilk tutuklamanın gerçekleştiğini belirtti. Türkiye'nin mağdura 24.500 € tazminat ve masraf ve giderler için ise 10.000 € ödemesine karar verildi.

Taner Kılıç,  ilk tutukluluk haline ve 14 aydan fazla tutuklu kalmasına ilişkin AİHM'e şikâyette bulunarak, suç işlediğinden şüphelenmek için makul bir gerekçe bulunmadığını ileri sürmüştür. İnsan hakları savunucusu, ilk ve devam eden tutukluluk halinin ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiğini de öne sürmüştür.

Taner Kılıç, 6 Haziran 2017 tarihinde Türk hükümeti tarafından Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) olarak adlandırılan bir gruba üye olduğu şüphesiyle tutuklandı. İnsan hakları savunucusunun 9 Haziran 2017 tarihinde İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ne çıkarılarak tutuklanmasına karar verildi. 10 insan hakları savunucusunun Taner Kılıç'ın cezaevinde olduğu 5 Temmuz 2017'de katıldıkları çalıştayda tutuklandığı Büyükada davasının iddianamesine daha sonra insan hakları savunucusu da eklendi. Bu insan hakları savunucuları daha sonra İstanbul 10 olarak anılmaya başlandı.

31 Ocak 2018 tarihinde, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi Taner Kılıç'ın tahliyesine karar verdi. Ancak İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı iptal etti ve bir gün sonra insan hakları savunucusu tutuklanarak tutuklu yargılanmya devam etti. Taner Kılıç, 15 Ağustos 2018 tarihinde İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. İnsan hakları savunucusu toplamda 14 aydan fazla tutuklu kaldı.

İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Ekim 2017'den bu yana yargılanan on bir insan hakları savunucusu hakkında 3 Temmuz 2020'de kararını verdi. Mahkeme, Taner Kılıç'ı “silahlı terör örgütüne üye olmaktan” altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırdı. Karara karşı temyiz başvurusu şu anda Yargıtay'da beklemektedir.

Front Line Defenders, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını memnuniyetle karşılamaktadır. Front Line Defenders, Türk makamlarına Taner Kılıç ve Büyükada davasında mahkum edilen diğer üç insan hakları savunucusuna yönelik haksız ve mesnetsiz mahkumiyet kararlarının derhal ve koşulsuz olarak bozulması çağrısında bunmaktadır. Front Line Defenders, suçlamaların insan hakları savunucusunu susturmak amacıyla uydurulduğuna ve siyasi amaçlı olduğuna inanmaktadır. Front Line Defenders, yetkililerin hak ve özgürlükler ve onları savunanlar üzerindeki daha geniş kapsamlı baskılarından ciddi şekilde endişe duymaktadır.

4 Nisan 2021
İstanbul10 davasında Anayasa Mahkemesi Özlem Dalkıran lehine karar verdi

23 Mart 2021 tarihinde, Anayasa Mahkemesi, kadın insan hakları savunucusu Özlem Dalkıran'ın Temmuz-Ekim 2017 tarihleri arasında tutuklanmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti ve Anayasa’nın 19. Maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, kadın insan hakları savunucusuna manevi tazminat olarak 40.000 TL (yaklaşık 4.300 Euro) tazminat ödenmesine karar verdi Özlem Dalkiran şu anda kamuoyunda Büyükada davası veya İstanbul10 olarak bilinen davada yargılanıyor.

Kararda ayrıca Yargıtay'ın karar vermesi beklenen Büyükada davasındaki olayların detaylarına da atıfta bulunuldu. Savcılığın, 10 insan hakları savunucusunun tutuklandığı toplantının gizli olduğu iddiasına atıfta bulunan Mahkeme, “görüşmenin gizli olduğu iddiasını destekleyecek hiçbir delil bulunmadığını” ve “öyle olsa bile, bunun kendi başına bir suçlama konusu yapılmaması gerektiğini” belirtti. Ayrıca savcılığın, Özlem Dalkıran’ın toplantıya katılan diğer insan hakları savunucularından otele gelene kadar dijital cihazlarını kapatmalarını isteyen WhatsApp mesajının neden suça konu edildiğini de yeterince değerlendirmediğini belirtildi.

Mahkeme, Özlem Dalkıran aleyhindeki iddiaların incelenmesinin ardından, savcılığın kadın insan hakları savunucusu aleyhine yaptığı iddiaların kanıtlayıcı delillerden yoksun olduğunu ve iddialara karşı savunmasının yeterince çürütülmediğini iddia etti. Mahkeme kararında, "Başvurucunun savunması ve dosya kapsamına göre somut olayda tutuklama için gerekli olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince oraya konulamadığı kanaatine ulaşılmıştır" dedi.

Anayasa Mahkemesi, Özlem Dalkıran'ın tutukluluğun hukuka aykırı olduğu ve makul gözaltı süresinin aşıldığına ilişkin kişi hürriyeti ve güvenlik hakkının ihlal edildiği iddiasını da inceledi. Mahkeme, tüm yasal yolların tüketilmediği gerekçesiyle bu başvuruyu kabul edilemez buldu. Buna ek olarak, adil yargılama hakkı, masumiyet karinesi ve şeref ve itibar hakkına yönelik iddia edilen ihlaller de Mahkeme tarafından kabul edilemez bulundu.

 

4 Aralık 2020
Türkiye: Büyükada davasında dört insan hakları savunucusuna verilen cezalar istinafta onandı

26 Kasım 2020 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi Büyükada Davası ve #İstanbul10 olarak bilinen davada verilen kararı oy birliğiyle onadı. İnsan hakları savunucuları Günal Kurşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran and Taner Kılıç haklarında verilen cezalara itiraz etmişti. Savcı ise Nejat Taştan ve Veli Acu’nun beraatlerine karşı istinafa gitmişti. Mahkeme toplamda iki buçuk sayfalık gerekçeli kararında 35. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararlarda usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı” ve “cezaların kanuni bağlamda uygulandığını” belirterek istinaf başvurularının esastan reddine hükmetti. Dört hak savunucusu kararı Yargıtay’a taşıyacak.

Üç yıl süren yargılanmanın 3 Temmuz 2020’de görülen son duruşmasında, İstanbul 35. ACM, insan hakları savunucuları Ali Gharavi, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Nejat Taştan, Peter Steudtner, Şeyhmus Özbekli ve Veli Acu’nun beraatlerine, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran’ın “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek”ten 25 ay, Taner Kılıç’ın ise “silahlı terör örgütü üyeliği”nden 6 yıl 3 ay ile cezalandırılması yönünde karar vermişti.

Karar, bir hakimin muhalefetiyle oy çokluğuyla alındı. Karara muhalefet şerhi koyan üye hakim dört hak savunucusunun da üzerlerine atılı suçları işledikleri sabit olmadığından beraatlerine karar verilmesi kanaatinde olduğunu söyledi. Gerekçeli kararda da savunmaların aksini ortaya koyacak delillerin bulunmadığını ifade ederek çoğunluk kararına katılmadığını belirtti.

Front Line Defenders, istinaf mahkemesinin uyduruk ve asılsız delillere dayandırılan ve adil yargılama esaslarına uymayan bir yargılamayla verilen hapis cezalarını onamasını kınamaktadır. Kurum, insan hakları savunucularının üç yıldan fazladır mahrum bırakıldığı adalete Yargıtay kararıyla kavuşacağı inancıyla, davayla ilgili gelişmeleri yakından izlemeye devam edecektir. Front Lİne Defenders Türkiye hükümetine insan hakları savunucularına, sivil topluma ve gazetecilere zulmetmekten vazgeçmesi için yaptığı çağrıyı bir kez daha tekrarlamaktadır.

8 Temmuz 2020
Büyükada davasında insan hakları savunucularına dört ceza, yedi beraat kararı

3 Temmuz 2020 günü, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi 25 Ekim 2017 tarihinden bu yana devam eden ve "Büyükada davası" olan bilinen davada kararını açıkladı. Mahkeme Taner Kılıç'a "silahlı terör örgütüne üye" olmaktan 6 yıl 3 ay, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran'a ise "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım" etmekten 1 yıl 13 ay (sic) hapis cezası verdi.

Mahkeme Ali Gharavi, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Peter Steudtner ve Şeyhmus Özbekli'nin yanı sıra, savcının talebinin aksine Nejat Taştan ve Veli Acu'nun de beraatlerine hükmetti.

Karar, bir hakimin muhalefetiyle oy çokluğuyla alındı. Karara muhalefet şerhi koyan üye hakim "Taner Kılıç, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran'ın üzerlerine atılı suçları işledikleri sabit olmadığından... beraatlerine karar verilmesi kanaatinde" olduğunu ve ayrıntıları gerekçeli kararda açıklayacağını belirtti.

Dört insan hakları savunucusu kararın bozulması için istinaf mahkemesine başvuracaklar.

Mahkemenin bu kararı, on insan hakları savunucusunun Büyükada'daki bir çalıştay sırasında gözaltına alınmalarından tam üç yıl, savcının altı hak savunucusunun cezalandırılmalarını istediği mütalaasını vermesinden yedi ay sonra geldi.

19 Şubat 2020 tarihindeki duruşmada 11 hak savunucusundan yalnızca altısının beyanlarını dinleyen mahkeme, duruşmayı 3 Nisan'a ertelemişti. Daha sonra, pandemi sebebiyle 3 Temmuz 2020 tarihine ertelenen son duruşmada, beyanlarını henüz mahkemeye sunmamış olan dört insan hakları savunucusu ve avukatları konuştu.

Duruşma sırasında tüm hak savunucuları ve avukatlar mahkemeye, aleyhteki tüm iddiaların kanıtlanamadığını ve gerek uzmanlar tarafından gerekse savunmanın mahkemeye sunduğu ancak iddia makamının gözardı ettiği delillerle defalarca çürütüldüğünü hatırlattı.

Tüm hak savunucuları beyanlarında insan hakları savunucularının korunmasına ilişkin bölgesel ve uluslararası standartlara atıf yaptılar ve "Büyükada davasıyla Türkiye'de sivil topluma adalet, insan hakları ve özgürlükler için çalışmanın hoş karşılanmadığı ve tahammül edilmeyeceğine dair açık bir uyarı yapıldı" mesajını verdiler.

Front Line Defenders uyduruk ve asılsız delillere dayandırılan bu hapis cezalarını kınamakta ve Türkiye hükümetine insan hakları savunucularına, sivil topluma ve gazetecilere zulmetmekten vazgeçmesi için çağrıda bulunmaktadır.

2 Şubat 2020
İstanbul 10’un 10. duruşması görüldü

27 Kasım 2019 tarihinde Savcı, Taner Kılıç'ın 'terör örgütüne üyelik' ve İdil Eser, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Veli Acu ve Nejat Taştan'ın 'terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme' suçu nedeniyle mahkumiyetlerini istedi. Ali Gharavi, Peter Steudtner, Nalan Erkem, İlknur Üstün ve Şeyhmus Özbekli'nin ise beraatini istedi. Savcının mütaalası, orijinal iddianamenin bir tekrarıdır. Savunma avukatları tarafından mahkemeye sunulan kanıtlar ve tanıkların ifadelerini göz ardı edilmektedir.

Mahkemenin 11 insan hakları savunucusu için kararını vermesi beklenen bir sonraki duruşma 19 Şubat 2020 tarihinde gerçekleşecek.

6 Nisan 2019
Taner Kılıç Serbest Bırakıldı

15 Ağustos 2018'de, Taner Kılıç, rutin dava incelemesinin ardından İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile serbest bırakıldı. Kendisi, 14 aydan fazla bir süre boyunca tutuklu bulundu. Taner Kılıç, diğer on insan hakları savunucusunun  yanı sıra “silahlı terör örgütüne üye olmak”la suçlanıyor ve suçlu bulunursa 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Suçlamalar devam ederken, Taner Kılıç'a seyahat yasağı getirildi.

İnsan hakları savunucusu 6 Haziran 2017'de tutuklandı. 31 Ocak 2018'de, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, serbest bırakılmasına karar verdi; ancak, bu karar serbest bırakılmadan önce İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iptal edildi. Taner Kılıç aleyhindeki suçlamalar - 21 Haziran 2018 tarihli duruşma sırasında- konuşmalarına kulak misafiri olduğunu iddia eden isimsiz bir tanığın suçlayıcı ifadesine dayanıyor. Suçlamalar ayrıca, ByLock adında güvenli bir mesajlaşma uygulamasını indirdiği ve yetkililerin Gülen hareketi ile bağlantılı olduğunu düşündüğü Bank Asya’da  bir hesap açtırdığı iddiasına dayanıyor. 21 Haziran’da aynı duruşması sırasında, ilk raporu  ve Taner Kılıç’ın telefonunda ByLock’tan hiçbir iz bulunmadığını belirten dört bağımsız adli inceleme bulgularını doğrulayan ikinci bir polis raporu sunuldu. Tutuklanmasını destekleyen güvenilir kanıt bulunmamasına rağmen, mahkeme o sırada serbest bırakılmasını reddetti.

Front Line Defenders, Taner Kılıç'ın serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılarken, 'İstanbul 10' olarak bilinen diğer on insan hakları savunucusuna yapılan suçlamaları kınamaktadır. Türkiye'deki yetkilileri, insan haklarının savunulmasında meşru ve barışçıl çalışmaları ile motive olduklarına inanılan Taner Kılıç ve İstanbul 10 aleyhindeki tüm suçlamaları derhal ve koşulsuz olarak düşürmeye çağırmaktadır.

5 Şubat 2018
Taner Kılıç yeniden tutuklandı

31 Ocak 2018 tarihinde, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın tahliyesine karar verdi. Savcı ise bu karara itirazda bulundu ve 1 Şubat 2018 tarihinde Taner Kılıç, 21 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan bir sonraki duruşmaya kadar tekrar tutuklandı.

31 Ocak 2018 tarihinde, Istanbul 10 olarak bilinen insan hakları savunucuları ile birlikte Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi  Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın üçüncü duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Mahkeme, Taner Kılıç’ın yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliyesine ve  Istanbul 10’un duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma tarihi ise 21 Haziran 2018 olarak belirlendi. Ancak savcı, mahkemenin kararına bir üst mahkeme olarak görev yapan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz etti ve sonrasında Taner Kılıç için yakalama kararı çıkarıldı. Daha sonra ise  Kılıç, gözaltına alınarak hapishaneden bölgedeki jandarma karakoluna nakledildi.

1 Şubat 2018 günü, Taner Kılıç,  İzmir, Aliağa’da bulunan mahkemeye getirildi ve İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’ne video konferans aracılığıyla bağlandı. Mahkeme, 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını kabul etti ve Taner Kılıç’ın tutuklu yargılanmasına karar verdi.

Front Line Defenders, Türkiye’de yalnızca insan haklarının savunulması için sürdürdüğü meşru ve barışçıl faaliyetlerle ilişkili olarak suçlandığına inanılan Taner Kılıç’ın tekrar tutuklanmasını ve tutukluluk halinin devamını şiddetle kınamaktadır.

22 Kasım 2017
İstanbul 10 ve Taner Kılıç’ın ikinci duruşması tamamlandı

22 Kasım 2017 günü, Istanbul 10 olarak bilinen insan hakları savunucuları ile birlikte Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın ikinci duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Mahkeme, 25 Ekim 2017 tarihinde serbest bırakılan insan hakları savunucuları Özlem Dalkıran, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli’ye getirilen yurtdışı çıkış yasağını kaldırırken Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devam etmesine karar verdi. Gelecek duruşma tarihi ise 31 Ocak 2018 olarak belirlendi.

Dava, sabah saat 10.00’da Taner Kılıç’ın tutuklu bulunduğu Şakran Cezaevinden video bağlantısı aracılığıyla gerçekleştirdiği savunma ile başladı. Daha sonra ise Eşit Haklar için İzleme Derneği’nden Nejat Taştan ve Hak İnsiyatifi’nden Şeyhmuz Özbekli savunmalarını gerçekleştirdi. Hak savunucularının avukatları müvekkillerine uygulanan adli kontrol şartının kaldırılması ve beraat talebinde bulundu.

26 Ekim 2017
İstanbul 10 tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Front Line Defenders, İstanbul 10 olarak bilinen insan hakları savunucularının 22 Ekim 2017 tarihinde yapılacak ikinci duruşmaya kadar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarından memnuniyet duymaktadır. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın serbest bırakılması ve beraati için ise Türk makamlarına çağrıda bulunmaktadır.

25 Ekim 2017 tarihinde, İstanbul 35’inci ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen ilk duruşmada İstanbul 10 serbest bırakıldı. İstanbul 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Başsavcılığı tarafından terörle ilişkili suçlara istinaden düzenlenen iddianameyi 16 Ekim 2017 günü kabul etmişti. Dava, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın davasıyla birleştiridi ve 22 Kasım 2017 gününe ertelendi.

Davayı gözlemlemek üzere İstanbul’da bulunan Front Line Defenders Direktör Yardımcısı Andrea Rocca;

“10 insan hakları savunucusunun serbest bırakılması rahatlatıcı olsa da; bu insanların başkalarının haklarını korudukları için 3 aydan fazla bir süre hapis yatmış olması bir felakettir. Mahkemede verdikleri ifadelerde de anlaşıldığı üzere hayat boyu süren eşitlik ve adelet arayışları gözününe alındığında maruz kaldıkları suçlamalar kesinlikle saçma” dedi.

5 Temmuz 2017  günü, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Veli Acu ve Günal Kurşun; Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nden Direktör İdil Eser; Yurttaşlık Derneği’nden Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem; Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün; Hak İnsiyatifi’nden Şeyhmus Özbekli; Eşit Haklar İzleme Derneği’nden Nejat Taştan ve Hollanda  merkezli Kalkınma Ajansı HİVOS ile işbirliğinde bulunan danışmanlar Ali Gharavi ve Peter Steudtner İstanbul, Büyükada’da gerçekleştirdikleri bir eğitim esnasında gözaltına alınmıştı. 18 Temmuz 2017 günü ise insan hakları savunucuları “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçlaması ile tutuklanmıştı. 25 Temmuz 2017 tarihinde,aynı suçlamalarla karşı karşıya olan Nejat taştan ve Şeyhmus Özbekli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.

6 Haziran 2017 günü İzmir’de düzenlenen bir operasyonla gözaltına alınan ve  9 Haziran’da, Türk Hükümetinin Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişimin arkasında olmakla suçladığı Gülen hareketi mensubu olduğu iddiasıyla “terör örgütü üyesi olmak” suçlaması ile  tutuklan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın dosyası İstanbul 10 iddianemesine eklendi.

Dava, 25 Ekim 2017 günü sabah saat 10.00’da görülmeye başlandı ve gece yarısına kadar sürdü. Mahkemeye savunmalarını sunduktan sonra tüm insan hakları savunucuları serbest bırakıldı. Veli Acu ve Özlem Dalkıran’a yurtdışına çıkış yasağı konulurken Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli’nin adli kontrol şartı kaldırıldı; fakat yurtdışına çıkış yasağı konuldu. Diğer tüm insan hakları savunucuları koşulsuz olarak serbest bırakıldı. Taner Kılıç davasının ilk duruşması 26 Ekim 2017'de İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşti. Mahkeme, Kılıç’ın davasının İstanbul 10  davası ile birleştirilmesine ve tutukluluğunun devam etmesine karar verdi. Istanbul 10 ve Kılıç’ın davası 22 Kasım 2017 tarihinde görülecek.

Front Line Defenders, bu 10 cesur insan hakları savunucusunun serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılamakla birlikte; yöneltilen suçlamaların Türkiye’de yalnızca insan haklarının savunulması için yaptıkları meşru ve barışçıl faaliyetlerle bağlantılı olduğuna inanarak suçlamaları kınamaktadır. Front Line Defenders, Türk makamlarına, İstanbul 10’un tamamen beraati ve Taner Kılıç’ın da serbest bırakılması ve beraati için çağrıda bulunmaktadır.

6 Temmuz 2017
Gözaltı Süresi Uzatıldı

6 Temmuz günü İstanbul Büyükada’da gözaltına alınan 8 insan hakları savunucusu ve 2 danışmanın gözaltı süresi 6 Temmuz’da 7 güne uzatıldı. Türkiye’deki Olağanüstü Hal kanunlarınca mahkeme karşısına çıkarılmadan azami gözaltı süresi 7 gün. 5 Temmuz’da Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, İlknur Üstün ve Nejat Taştan katıldıkları bir çalıştay esnasında gözaltına alındılar. Çalıştaya katılan iki danışman, Ali Gharawi ve Peter Steudtner da gözaltına alınanlar arasındaydı.

5 Temmuz 2017
Türkiye: 8 insan hakları savunucusu gözaltına alındı

6 Temmuz 2017 tarihinde 8 insan hakları savunucusu ve iki danışman İstanbul Büyükada’da gözaltına alındı. Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, İlknur Üstün ve Nejat Taştan bir çalıştay esnasında gözaltına alındılar. Çalıştaya katılan iki danışman, Ali Gharawi ve Peter Steudtner da gözaltına alınanlar arasındaydı. Ali Gharawi ve Peter Steudtner’ın hâlâ Büyükada Emniyet Müdürlüğü’nde tutulduğuna inanılıyor. Diğer 8 kişinin nerede olduğu ise henüz bilinmiyor.

Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli ve Özlem Dalkıran, Avrupa’nın her yerinde barış, demokrasi ve sivil toplumu destekleyen Helsinki Yurttaşlar Derneği adına çalışmalar yürütmekteler. İdil Eser, Af Örgütü Türkiye’nin direktörü. Veli Acu ve Günal Kurşun, ülkedeki insan hakları ihlallerini izleyen İnsan Hakları Gündemi Derneği yönetim kurulunda yer alıyorlar. İlknur Üstün, cinsiyet eşitliği ve kamu hayatına kadın katılımını destekleyen Kadın Koalisyonu üyesi. Nejat Taştan, eşitliği savunan ve bağımsız seçim izleme gerçekleştiren Eşit Haklar İçin izleme Derneği’nin koordinatörü. Ali Gharawi ve Peter Steudtner ise insan hakları savunucuları ve kalkınma örgütlerini destekleyen Hollanda Kalkınma Örgütü HIVOS ile ortak çalışan danışmanlar.

5 Temmuz 2017 sabahı, Türkiyeli insan hakları savunucuları için Büyükada’daki Ascot Hotel’de düzenlenen çalıştaya polis baskını gerçekleştirildi. Tüm katılımcılar gözaltına alındılar. Danışmanlar Ali Gharawi ve Peter Steudtner’ın Büyükada’da tecritte tutulduğuna inanılıyor. Şimdiye kadar avukatların kendileri ile görüşmesine izin verilmedi. Diğer 8 insan hakları savunucusunun nerede olduğu henüz doğrulanamıyor, ancak Büyükada’dan İstanbul’da farklı karakollara götürüldükleri düşünülüyor.

Frontline Defenders, bu gözaltıların insan hakları savunuculuğu için yapılan çalışmalardan dolayı gerçekleştiğine inanmaktadır ve yukarıda belirtilen 8 insan hakları savunucusu ve 2 danışmanın tutuklanmasından büyük endişe duymaktadır.

Frontline Defenders, Türkiye yetkililerinden;

1. Yalnızca insan haklarını korumak amacıyla gerçekleştirdikleri meşru ve barışçıl çalışmaları nedeniyle alıkonulduklarına inanılan Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, İlknur Üstün, Nejat Taştan, Ali Gharawi ve Peter Steudtner’ın acil ve koşulsuz şekilde salıverilmesini;

2. Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, İlknur Üstün, Nejat Taştan, Ali Gharawi ve Peter Steudtner’ın fiziksel ve psikolojik bütünlük ve güvenliklerinin sağlanması için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını;

3. Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, İlknur Üstün, Nejat Taştan, Ali Gharawi ve Peter Steudtner’ın gözaltında tutuldukları süre içerisinde yapılan muamelenin Birleşmiş Milletler’in 9 Aralık 1988 tarihli 43/173 No’lu Genel Kurul Kararınca kabul edilen “Herhangi Bir Biçimde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına Dair İlkeler Bütünü”ne uygun olmasını;

4. Derhal Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, İlknur Üstün, Nejat Taştan’ın gözaltı yerlerinin ailelerine ve avukatlarına bildirilmesini, acilen kendilerine sınırsız görüşme imkanı sunulmasını, Ali Gharawi ile Peter Steudtner’ın avukatlarına acilen ve sınırsız şekilde kendileriyle görüşme imkanı sağlanmasını;

5. Türkiye’deki insan hakları savunucularının hedef gösterilmesinin sonlandırılmasını ve yargı yoluyla baskı kurulması da dahil tüm kısıtlamalardan bağımsız ve misilleme endişesi gütmeden tüm koşullarda meşru insan hakları faaliyetlerini sürdürmelerinin güvence altına alınmasını talep etmektedir.